Osteoporoz Nedir? Osteoporoz, zaman içinde kemiklerin kalsiyum kaybederek, delikli, zayıf ve kolay kırılabilir hale gelmesidir. Kemiğin iç yapısı ve kalitesi bozulur, vücudun kemik çatısı zayıflar...
Dünyanın her yerinde 65 yaşın üstündeki pek çok kadın ve erkekte kalça, omurga, el bileği ve diğer kemiklere ait kırıklara rastlanmaktadır.
Osteoporoz için Risk Altında Mısınız?
Osteoporoz hastalığını tetikleyen birçok risk faktörü vardır:
Kadın olmak Kadınlar daha az kemik dokusuna sahiptir
50 yaşın üstünde olmak Yaş arttıkça yoğunluğunu kaybeden kemikler zayıflar
Menopoza girmiş olmak Menopoza girmiş kadınların ortalama 1/3\'ünde osteoporoz gelişmektedir ki bunun sorumlusu östrojen düzeyindeki azalmadır.
Erken menopoza girmek veya yumurtalıkların operasyon ile alınmasını takiben cerrahi yapay menopoza girmek.
Erkeklerde erkek cinsiyet hormonu olan testesterondaki azalma ile kemik kütlesi de azalabilmektedir.
Düşük kalsiyum içeren yiyeceklerle beslenmek.
Fiziksel aktivitenin, hareketliliğin ve egzersizin az olması.
Ailede osteoporozlu kimselerin bulunması.
Kısa boylu, ince yapılı kişiler iri yapılı, kilolu kişilere göre daha fazla osteoporoz riski taşımaktadırlar.
Beyaz tenli, açık renk gözlü ve Asyalı olmak.
Sigara içmek
Alkollü, kolalı ve kafeinli içecekleri çok fazla tüketmek.
Bazı ilaçları uzun süreden beri veya yüksek dozlarda kullanıyor olmak Örneğin; kortikosteroidler, lityum, antikonvülzanlar, antiasitler, antikoagülanlar, siklosporin, tiroid ilaçları ve bazı kanser ilaçları gibi.
Bazı hastalıkların olması. Örneğin; şeker hastalığı, tiroid veya paratiroid bezinin fazla çalışması, mide-barsak operasyonu geçirmiş olmak, uzun süren hareketsizlik, felçler, bazı romatizmal hastalıklar ve diğer bazı endokrin hormonal hastalıklar osteoporoza neden olabilmektedir.
Osteoporozun Belirtileri Nelerdir?
Bel ve sırt ağrısı
Boyda kısalma, omurgada kırık
Sırtta kamburlaşma, omuzlarda yuvarlaklaşma
El bileğinde kırık
Kaburga kırıkları
Kalça kemiğinde kırık
Osteoporoz Hastalığının Sonuçları Nelerdir?
Genç yaşlarda yüksek bir yerden düşsek bile kemiğimizin kırılma riski azdır ancak osteoporozlu bir hasta basit bir çarpma ile dahi kemiğini kırabilir.
Kırık riski yaş ile artmaktadır. Toplumumuzda ise yaşlı kişilerin sayısı giderek artmaktadır çünkü insan ömrü uzamaktadır. Böylece osteoporoza bağlı kırık sayısı da o oranda fazlalaşmaktadır.
A-Omurga Kırığı
Osteoporoza bağlı kırıkların en sık geliştiği bölge omurga kemikleridir. Her iki cinste de görülebilmesine karşın omurga kırıklarına kadınlarda daha fazla rastlanmaktadır. Her dört kadından birinde hayatının herhangi bir devresinde omurga kırığı oluşabilmektedir. Omurga kırığı omurga kemiğinin bir tanesinde kısmen veya tamamen çökme, yassılaşma şeklinde tanımlanabilir. Bu tür kırıklar belirli bir zorlanma veya yaralanma olmaksızın öksürük veya hapşırıkla dahi gelişebilmektedir.
Hastalar boylarında kısalma olduğunu ve omurgadaki eğilmeye bağlı kamburlaşma olduğunu ifade ederler ve zaten bu kolayca gözle de görülebilir.
Omurga kırığı oluşunca önce çok şiddetli bir ağrı hissedilir; daha sonra uzun süre ayakta kalınca ortaya çıkan bel ağrısına dönüşebilir. Dolayısı ile sessiz ve sinsi bir şekilde ilerleyebilir.
Omurga kırıkları boyda kısalma yaptığı için göğüsteki kaburga kemikleri pelvis dediğimiz leğen kemiklerine yaklaşarak veya temas ederek daha başka ağrıya ve iç organların çalışmasında güçlüklere neden olabilir.
B- El Bileği Kırığı
El bileği kırıklarına da kadınlarda daha fazla oranda rastlanmaktadır. El açık biçimdeyken elin üzerine düşme sonrası el bileği kemiklerinde kırık oluşabilir. Diğer osteoporotik kırıklara oranla daha önemsiz gibi görünmekle birlikte el bileği kırıklarında da mutlaka hastaneye başvurulmalı, kol genellikle birkaç hafta alçıda tutulmalıdır. Kişinin bu süre içinde günlük işlerini yapması oldukça zorlaşır.
Her beş kadından bir tanesinde hayatının herhangi bir evresinde el bileği kırığı meydana geldiği ifade edilmektedir.
Alçı çıkarıldıktan sonra adale erimesi ve el bilek ekleminin hareketlerinde tutukluk varsa Fizik Tedavi ve rehabilitasyon programı gerekir.
C- Kalça Kırığı
Osteoporozlu kişilerde karşılaşılan en ciddi kırık kalça kemiğinin kırılmasıdır. Ağrı ve iş gücü kaybına neden olur, hastanede yatmayı ve bakımı gerektirir. Birçok vakada tedavi ancak operasyon ile mümkün olur.
Bu tip kırıklar yaşlı grupta daha sık karşımıza çıkmaktadır; dolayısı ile iyileşme yavaştır ve operasyondan önce ve sonra iyi bir rehabilitasyon programı uygulanırsa pek çok hasta günlük yaşam aktivitelerine geri dönebilir ancak bazı hastalar eski hareket yeteneklerini kazanamayabilirler.
Operasyondan sonra uygulanacak olan rehabilitasyon programında hastanın katılımı ve istekli olması şarttır. Metabolik ve endokrin hastalığı, görme, işitme ve algılama işlevlerinde zayıflık olan hastalarda rehabilitasyon programlarının başarı oranı düşüktür.
Osteoporoza bağlı kalça kırıkları herhangi bir yaralanma olmaksızın, örneğin ayağa kalkarken, yüksek bir kaldırıma çıkarken veya inerken, gelişebilir. Ancak pek çok vakada düşme sonucu meydana gelebilir, ki bu genç ve sağlıklı bir kişide kırığa yol açmayabilir.
50 yaşından sonra osteoporoza bağlı kalça kırığı sayısı yaşla birlikte hızla artar. Her 7 kadından bir tanesinin hayatının herhangi bir devresinde kalça kırığı geçirdiği ifade edilmektedir. Kadınlarda kalça kırığı vakaları erkeklere oranla daha fazladır.
Kırıklardan sonra gelişen komplikasyonlar en fazla kalça kırığında görülmekte, damar tıkanıklıkları gibi ciddi ve yaşamsal problemlere neden olabilmekte veya akciğerde pnömoni ya da uzun süre yatmaya bağlı olarak gelişen bası yaraları gibi sorunlar ile hastanede kalma süresi uzamaktadır.