Müzikle ilgili elimden geleni yapıyordum. Ama birtakım insanlarla tanışmam ve bunlar sayesinde bir yere gelmiş olmam bir şans olarak nitelendirilebilir. 1995`te elimde demolarım varken bir plak şirketi ile anlaşmak üzereydik. Ama o dönemde beni pek fazla sallamadıkları için albüm yapma hissiyatından uzaklaşmıştım. Fakir ama onurlu genç durumu işte (gülüyor). Sonradan tam da o plak şirketi sayesinde ilk üç albümümün prodüktörü Rıza Erekli ile tanıştım. Papatya`nın bestesini de o yapmıştı ve onunla tanışmam büyük şanstı. Yine de güzel bir ekiple çalışabilmenin ötesinde fazla şanslı olduğumu düşünmüyorum. Türkiye`deki rock müzisyenleri arasında ilginç bir yere sahipsiniz. Kimi size hayran kimi "gıcık oluyor." Bu keskin çizginin sebebi ne?
Bana gıcık oluyorlar evet. Bunun birsürü sebebi var. Ama bireysel olarak tanıştıktan sonra genelde benden özür dilerler. Bu o kadar çok başıma geliyor ki artık ben de hatalı olduğumu düşünmeye başladım. Gıcık görünüyorum herhalde. Kendi röportajımı televizyonda izledikten sonra "Ne gıcık adammışım" diyebiliyorum. Ama bu çocukluğumdan gelen bir şey. Ünlü olduktan sonra ortaya çıkmadı. Nasıl bir çocukluktu bu?
Orta sınıf küçücük bir evde büyüdüm. Babam ben iki yaşımdayken öldüğü için annem anneannem ve teyzemle birlikteydik. Etrafta hiçbir erkek figürü görmedim. Tek çocuk olduğum için herkes de üzerime düşerdi. O zamanlar sevgiden kaçardım. Sevgi görmek üzerime yük bindiriyordu. Okuma yazma öğrendikten sonra da iyice içime kapandım. Kendimi kitaplara verdim. Baba yerine Mister No ve Elvis Erkek figürü açığını nasıl kapattın?
Televizyon ya da roman kahramanlarını kendime baz alıyordum. Ahlâki şeyleri uni¤¤¤¤ olduğu için annenden de alabiliyordun. Ama erkek olduğum icin anneme benzemek istemiyordum. Bu yüzden Mister No ya Tommiks`e ya da Elvis Presley`e benzemeye çalışıyordum. Çelişkili bir karakter olmamın sebebi de birçok farklı kaynaktan kendimi oluşturmuş olmamdır. Çocukken anneniz üzerinize deli gibi düşermiş. Bu kadınlarla ilişkini etkiledi mi?
Anneannem de üstüme çok düşerdi. Sanki kont olacakmışım gibi yetiştirdiler beni (gülüyor). Her şey bana odaklıydı. Ne zaman yemek yeneceğinden neyi nasıl yapmamız gerektiğine kadar her şeye ben karar verirdim. Bana dünyada tek olduğum düşüncesini aşıladılar. Kadınların eninde sonunda bu tip erkeklerden hoşlandığını düşünüyorum. Bence kadınlar büyük oranda eşitlikçi bir ilişki istemiyor. Türk kadınlarının öyle İsveç`ten ışınlanmış bir erkek modelini çok fazla çekici bulacağını sanmıyorum. Kadınlarla en büyük sorununuz nedir?
Çocukken "Neden" diye sorulunca "Çünkü canım istiyor" derdim. Bana bu soruya cevap vermem gerektiği öğretilmedi. "Canım istiyor ya da istemiyor" bir cevaptı ve bugün ilişkilerimde bunu anlatamıyorum (gülüyor). "Renkli Rüyalar Oteli" Söğüt`te Yeni albümünüz `Renkli Rüyalar Oteli`nin kayıt sürecinden bahsedebilir misiniz?
Temmuz ayından beri stüdyodaydık. Hiçbir parçam yoktu. Beatles gibi her şeyi stüdyoda yapmak istedim. Sözleri besteleri hep Cihangir`deki stüdyo evimde yaptım. Böyle çok daha keyifli oldu. Bundan sonra böyle çalışacağım. Neden `Renkli Rüyalar Oteli`?
Zamanında o şarkıda geçen hikayeye benzer bir şey yaşamıştım. Sevgilimle altı yıl önce Söğüt`e gitmiştik. Aklımda orada geçirdiğimiz döneme ait bir çok resim vardı Sonradan bir anda yazıverdim bu şarkıyı. Depresif bir aşk şarkısı yazmak yerine mutlu bir aşkı anlatmak istedim. Renkli Rüyalar Oteli akustik gitarlar ve `mutlu aşk şarkısı` yapısı sebebiyle Travis`i de andırıyor. Hazırlarken neler dinlediniz?
Pek fazla müzik dinlemiyorum artık.Mesela geçenlerde Bloc Party`yi keşfettim ve çok sevdim ama daha çok Bob Dylan ve Leonard Cohen dinliyorum. Aklım eskilerde yani. Bob Dylan takıntısı nereden geliyor?
14 yaşındayken bir arkadaşımın karışık kasetinde Bob Dylan`ın `Hurrıcane! ve Bruce Springsteen`ın Born To Run`ı vardı ikisini de çok severim Ama Bob Dylan hem kendini uzakta tutmayı hem de popüler olmayı başarmış bir isim. Tek tabanca kendi dünyalarını yaratan başkasına da benzemeyen isimleri her zaman daha çok sevmişimdir. Albümde Barış Manco`nun "Unutamadım" parçasının cover`ı var.
Barış Manço benim çocukluk kahramanım. Bu üçüncü Barış Manço cover`ım oldu Bir gün Sınan Çetin`in teknesinde Barış Manço dinliyorduk. Üst üste üç kere çaldık ve ben "Madem bu kadar seviyorum yapayım" diye düşündüm. Peşinde koştuğunuz bir başka cover projesi var mı?
Aslında Elvis Costello`nun söylediği She`yi ki bu parça normalde Charles Aznavour`undur yapacaktık. Parçaya birtakım sözler yazdım ama ingilizce ve Fransızca dışında bir dilde söylenmesine izin vermediler. Ben de o sözleri alıp albümdeki "Kim" isimli parçayı yaptım iyi de oldu cover olacağına benim olsun (gülüyor) Bu sefer sizi Şebnem Ferah dışında bir isimle düet yaparken dinliyoruz...
Düetin çok onemli bir avantajını fark ettim. Şarkının çift sesli olması aynı konu hakkında iki düşünceyi birden verebilmenizi sağlıyor Yani bir kadın olsun bu sayede parça daha da yükselsin diye yapmıyorum bu işi. `Aşk Kırıntıları`nda aklıma yine önce Şebo geldi Ama kabak tadı vermeyelim dedim (gülüyor). Bir arkadaşımın kız arkadaşı Sarah Cameron`u çağırdık ve bir kerede söyledi. Sarah`ın yakında çıkacak bir albümü var. Oradaki parçaları dinleyip çok sevmiştim. Salonunuzda duran kitaplardan anlaşılan Romain Gary sizin için çok önemli...
Birtakım yazarların daha ilk cümlesinde "Bu benim ruhsal akrabam" diyorsunuz.Romain Gary onlardan biri Milan Kundera da öyle benim için. Bu tip adamlar beni bir anda vuruyor. Bir şeyi sevdiysem de bokunu çıkarırım. Kitaplarını defalarca okurum. Biyografilerini bulurum. Hatta yurtdışında ilk baskılarını bulup satın alıyorum. Mesela Romain Gary`nin ilk baskılarını toparladım. Ama Sallinger`ın Gönülçelen`ini alamadım 15 bin dolardı. Woody Allen`ın neredeyse her filmine sahipsiniz...
Evet en keyifle seyrettiğim isim o. Tod Solonz`u da çok severim. Ama bayıla bayıla gidip "Salak ile Avanak" da izleyebiliyorum. Tür meselesine takmış biri değilim. Kalbime dokunan ya da beni gıdıklayan birini takip edebilirim. Bu arada dizilerle çok fazla ilgilenirim. Hangi diziler ilginizi çekiyor?
Law and Order Becker Spin City Grounded For Life gibi dizilere bayılıyorum. Aynı zamanda Seinfeld hastasıyımdır. Hatta geçen Amazon`dan 5. ve 6. sezonun DVD`lerini istedim ama kredi kartım dolmuş alamadım. Yeni bir film projesi var mı?
Sonradan anladık ki müzisyenlikte en dibe vurduğumuz dönemler aslında en çok eğlendiğimiz dönemlermiş. Onlarla ilgili arkadaşlarımızla o kadar çok anımız var ki bu nisanda böyle bir filme başlamak istiyorum. Hangi dönemler?
1990 - 1994 arasında hem bir şeyler yapalım istiyorduk hem de hiç umudumuz yoktu. Bunu birbirimize söylemiyorduk bile. Bir yandan geçinmeye çalışıp bir yandan da hayran olduğumuz müzisyenler gibi yaşamak istiyorduk. Bütün o özentiliklerimizle gereksiz kavgalarımızla başımıza gelen dünyanın en saçma şeyleri ile ilgili bir film olacak. Sen parayı ver ben de mikrofonu Neler geliyordu başınıza?
Sürekli barlardan kovuluyorduk. Yeri geliyordu daha seti bitirmeden bizi sepetliyorlardı. Arıza mı çıkarıyordunuz?
Hiç müşteri yoktu ki! (Gülüyor). Ya da bizden daha eğlenceli bir grup oluyordu. En sinir olduğum şeyse çaldıktan sonra paramızı vermemeleriydi. Ben de mikrofonlarını rehin alıyordum. Baktım ki parayı haftaya vereceğiz diyorlar mikrofonları çantaya atıp haber gönderiyordum parayı verince alırsınız diye. Filmde kimleri oynatmayı düşünüyorsun?
Büyük çoğunluğu amatör olacak. Etrafta çok beğendiğim insanlar var. Kişileri olduğu gibi oynatma taraftarıyım. Filmdeki tiplere uygun karakterde insanlar buluyorum. Bülent Polat`la yapmak istiyorum. Burak Sergen Vildan Atasever de olsun istiyorum. Tabii ki o dönem birlikte çaldığımız kaybeden müzisyenler de olacak. Siz olmayacak mısınız peki?
Kesinlikle hayır. Çünkü `Balans ve Manevra`da ben olmasaydım o film iki nedenden ötürü iyi olurdu. Birincisi ben oyuncu değilim ikincisi öne çıkartmak istediğim karakterin benim oynadığım karakter olmamasıydı.Kendimi oraya koyarak Burak Sergen`in oynadığı kamyoncu Ali karakterime darbe vurdum. Hem zaten oynadığım o karaktere de uyuz oluyordum (gülüyor). Bir de kitap projesi varmış... Çünkü müzikte anlatamadığım şeyleri elimden geldiğince film ve kitaplarda anlatabilmek istiyorum. Derdim bu.